T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
MARDİN / MİDYAT - Yolbaşı Halid Bin Velid İmam Hatip Ortaokulu

Haberler

Şbt

OKULUMUZDA ÖĞRENCİLERİMİZİN SABAH NAMAZININ EHEMMİYETİNİ ANLAMALARINI SAĞLAMAK İÇİN HER SENE ÖĞRENCİLERİMİZLE CAMİDE SABAH NAMAZINDA BULUŞUYORUZ.KARNELER DAĞITILMADAN ÖNCEKİ GÜN CAMİDE SABAH NAMAZININ KILINMASI UYGUN GÖRÜLMÜŞTÜR.BÖYLELİKLE EĞİTİM-ÖĞRETİMİN HERHANGİ BİR AKSAKLIK OLUŞMASINA MAHAL VERİLMEMİŞTİR.SABAH NAMAZINA MÜTAKİP AYRICA GELEN HERKESE ÇORBA İKRAM EDİLDİ.


1. Sabah namazını kılan, Allah'ın garantisindedir

Sabah namazı, günün ilk imtihanı, ilk ibadetidir. Dolayısıyla güne iyi başlayıp ilk imtihanı başarmalısınız ki, diğer imtihan ve tehlikelere karşı daha güçlü ve donanımlı olasınız.

Nitekim Peygamberimiz (a.s.m.),

"Kim sabah namazını kılarsa, Allah'ın garantisi altındadır." (Kütüb-i Sitte, 17/541)

buyurarak bu gerçeği belirtmiyor mu?

Sabah namazını kılarak, güne "Allah'ın garantisi" altında başlayan bir mü'min, artık ertesi güne kadar karşılaşacağı mücadele ve tehlikelerde büyük bir güven ve güç sahibidir.

Bir insan güne nasıl başlarsa, genellikle geceye kadar öyle devam eder. Güne iyi başlayan, nefis ve şeytana karşı giriştiği savaşta zafer kazanan bir mü'min yatıncaya kadar başarılı olacaktır.

2. Sabah namazının sünneti bile dünyadan hayırlı

Sabah namazı o kadar önemlidir ki, onun sünneti bile teheccüd namazından sonra en kuvvetli sünnettir. Hadiste,

"Sizi atlılar kovalayacak bile olsa sabah namazının iki rekât sünnetini terk etmeyin.",

"O, dünyanın tamamından hayırlıdır." buyrulmuştur. (Kütüb-i Sitte, 8/424)

Acaba sabah namazına engel gibi gösterilen hangi bahane, bir insanı düşmanların kovalamasından daha tehlikeli ve dünyanın tümünden daha değerli olabilir?

Namaza bahane gösterdiğimiz hangi sıkıntı, hangi tehlike, bizi düşmanların kovalaması kadar korkunç olabilir?

Bu durumda bile sabah namazını kılmamız emrediliyor. Çünkü, her şeyin sahibi Allah'tır. Onun emri yapıldıktan sonra hiçbir tehlike bize zarar veremez. Verse bile, görünüşte dünyamız yıkılmış, ama ahiretimiz kurtulmuş olur.

- Faniyi verip bakîyi kazanan zarar eder mi?

3. Hz. Ömer (ra) yaralıyken bile sabah namazını kıldı

Peygamberimizin (a.s.m.) güzide sahabeleri namaza öylesine önem verirlerdi ki, onun uğrunda hiçbir engel tanımaz, savaş, yaralanma, ölüm bile vız gelirdi.

Dünyada iken cennetle müjdelenenlerden Hz. Ömer (r.a.), kanlı bir suikaste uğramıştı. Yarasından kanlar akarken sabah namazını kılmış, namazı terk etmeyi aklından bile geçirmemişti.

Yine Hendek Savaşında yaralanan Sa'd bin Rebi (r.a.) için mescidin içinde çadır kurulmuş, kanları akarken orada namazını kılmış ve bu hal üzere vefat etmişti.

Ock

Okulumuz  Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri olan Sevgi BAŞAK ve Reyhan KARASAKAL tarafından Mevlana Haftası Etkinliği düzenlendi.Etkinliğe Velilerimiz Okul Müdürlerimiz,Öğretmenlerimiz ve Öğrencilerimiz katıldı.Sunulan etkinlik sayesinde Mevlana'nın Hayatı ve Sözleri  öğrenildi.

Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Hayatı

Mevlana Celaleddin-i Rumi, Afganistan'daki Horasan vadisinde 1207 yılında doğmuştur. Babası "bilginlerin sultanı" olarak ün kazanan Bahaeddin Veled'tir. Mevlana'nın Anadolu topraklarına geçişi Moğol istilası sebebiyle olmuştur. Nibaşur'da ünlü mutasavvıf ve ilim adamı Fahrettin Hazretleriyle görüşen Mevlana Bağdat Küfe ve Kabe'ye kadar yolculuk etmiştir. Burada Şemsi Tebrizi hazretlerine bağlanan Mevlana, manevi ilim eğitimi almıştır. Hocasının vefat etmesinin ardından tasavvufi çalışmalarını sürdüren Mevlana Hazretleri, 1273 yılında hayata gözlerini yumdu.

 

MEVLANA SÖZLERİ NELERDİR?

Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin.

Kötülük insana tamahtan gelir. Kanaatten kimse ölmedi, hırsla da kimse padişah olmadı.

Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.

Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hintli olsun ister Türk ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.

Cahille oturup bal yiyeceğine, alimle oturup kuru ekmek ye...

 

Hadi yaramı sarmaya merhemin yok. Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?

Muhabbet ve merhamet insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.

Kötülük insana tamahtan gelir. Kanaatten kimse ölmedi, hırsla da kimse padişah olmadı.

Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.

Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.

Güzel ve iyi yüz, kötü bir huyla beraber olunca bil ki, kalp akçe bile etmez.

Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır.

İyi ağaçtan talihli dal çıkar.

Üzülme! Çünkü yaradan umudu en çaresiz anlarda yollar. Unutma; yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar.

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Şimdi sen; Uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın? Yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için, kendine mi kızgınsın?

Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.

Ock

8.SINIFLARA YÖNELİK LİSELERİN TANITIMI İLE İLGİLİ GEZİ DÜZENLENDİ.BÖYLELİKLE ÖĞRENCİLER LİSELERİN ORTAMINI TANIMIŞ OLDULAR.OKULUMUZA KENDİ ALANINDA UZMAN KİŞİLER DAVET EDİLEREK ÖĞRENCİLERİN MESLEKLER HAKKINDA FİKİR EDİNMELERİ SAĞLANMIŞTIR.BÖYLELİKLE SINAVA GİRECEK SON SINIF ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK BİR ÜST  EĞİTİME HAZIRLAMAK İÇİN REHBERLİK VE BİGİLENDİRME FAALİYETLERİ,MOTİVASYONLARININ ARTTIRMAK İÇİN GEZİ VE MESLEK TANITIMLARI YAPILMIŞTIR.

Ock

OKUL KAPILARI DEĞERLİ ŞAHSİYETLERLE  SÜSLENDİ.OKULUN HAVASI DEĞİŞTİ.

OKUL BİRİMLERİNDE FARKINDALIK OLUŞTURMAK AMACIYLA SINIF KAPILARINA SAHABE İSİMLERİ,ŞEHİT İSİMLERİ,BİLİM,MEDENİYET,HİKMET,SANAT VE SPOR DÜNYAMIZDAN ÖNDE GELEN ŞAHSİYETLERİN İSİMLERİ VERİLDİ.BÖYLELİKLE ÖĞRENCİLERİMİZ DÜNYAMIZDA ÖNDE GELEN ŞAHSİYETLERLE İLGİLİ BİLGİLER EDİNMİŞ VE HAYATA OLAN BAKIŞ AÇILARINDA FARKINDALIKLAR OLUŞTURULMASI SAĞLANMIŞTIR.

Ara

OKULUMUZ ÖĞRENCİLERİNDEN OLAN PEYRÜZE ÇAVGA VE A.KERİM GÖKSU ÖNDER İMAM HATİP MEZUNLARI DERNEĞİ TARAFINDAN ARA TATİLDE UMREYE GÖTÜRÜLECEKTİR.

DAHA SONRA OKULUMUZA GELİNİP ÖĞRENCİLERLE KAYNAŞMAK AMACIYLA YİNE ÖNDER İMAM HATİP MEZUNLARI DERNEĞİ TARAFINDAN ÖĞRENCİLERİMİZLE DİNİ SOHBETLER GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ VE ETLİ PİLAV DAĞITIMI GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.ÖNDER İMAM HATİP MEZUNLARI DERNEĞİNE EMEKLERİNDEN DOLAYI  TEŞEKKÜR EDERİZ.

May

RAMAZAN AYININ ÖNEMİ NEDİR?

Ramazan ayı, ay takvimine (aya göre hesaplanan) göre, dokuzuncu ayın adıdır. Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri vardır. Çünkü kutsal kitabımız Kur´an bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Kur´an´da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen "kadir gecesi" yine bu ay içinde kutlanır. Ayrıca İslam´ın temel ibadetlerinden olan oruç da bu ayda tutulur. Bu nedenle Ramazan ayı, Müslümanlar için en kutsal aydır ve ona "on bir ayın sultanı" denilmiştir.

Ramazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi, Kutsal kitabımız olan Kur´an´ın bu ayda indirilmiş olmasıdır. Yüce Allah Kur´an´da " Ramazan ayı insanları kurtuluş yolan götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur´an´ın indiği aydır. "(Bakara suresi, ayet 185) buyurmuştur. Kur´an´, Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için gönderilmiştir. Bu nedenle Kur´an insan için hayati değer taşır. Kur´an okumak bir ibadettir. Peygamberimiz Allah´ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur´an´ı çok okumayı teşvik etmiştir.

Müslümanlar, ramazan ayında Kur´an okumaya her zamankinden daha çok özen gösterirler. Bunun için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün Kur´an´dan yirmi sayfa okurlar. Ramazan ayının sonuna gelindiğin de ise Kur´an´ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim denir. Daha sonra hatim duası yapılır. Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam ettirmişlerdir.

Ramazan ayını önemli kılan etkenlerden biri de, dinimizin temel ibadetlerinden olan orucun bu ay içinde tutulmasıdır. Yüce Allah Kur´an´da "…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun" (Bakara suresi, 185. ayet) buyurarak, ramazan ayında oruç tutulmasını emretmektedir. Bu nedenle Müslümanlar ramazan ayı boyunca oruç tutarlar.

Ramazan ayı oruç, ibadet ve sabır ayıdır. Allah´ın rahmet ve bağış kapılarının açıldığı aydır. Sevgili Peygamberimiz, ramazan ayında içtenlikle yapılan dua, ibadet ve iyiliklerin Allah katında daha değerli olacağını bildirmiştir.

May

TERAVİH NAMAZININ ÖNEMİ

Teravih namazı günahların affına vesiledir

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) teravih namazı hakkında şu şekilde buyurmuştur:

"Allah (c.c.) Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de gece ibadetini (teravih namazını) sünnet kıldım. Kim, faziletine inanarak ve alacağı mükâfatı Allah´tan umarak orucunu tutup, gece ibadetini yaparsa, anasından doğduğu gün gibi günahlarından kurtulur." (Nesai)

Teravih namazı ile ilgili hadis ve açıklamalar

"Ramazan ayının ilk gecesinde; sema kapıları ve cennet kapıları açılır. Bu açılış, ta son gecesine kadar devam eder; kapanmaz. İster kadın olsun, ister erkek; Ramazan ayının gecelerinden birinde kıldığı namazın (teravihin) her secdesi için bin yedi yüz sevap yazılır. Onun için cennette bir saray yapılır ki; kırmızı yakuttandır, her kapının dahi kırmızı yakut işlemeli iki kanadı vardır…" (Gunyet´üt-Talibin)

Peygamber efendimiz, 3-4 gün teravihi cemaatle kıldırdı, daha sonra evden çıkmadı. Sebebi sorulunca, "Teravih namazının size farz olacağından korktuğum için, evden çıkmadım" buyurdu. (Buhari)

Teravihin 20 rekât oluşu ve cemaatle kılınması hadis-i şerif´le bildirilmiştir. Sünnet olduğu icma ile sabittir. (Merakıl-felah şerhi)

Peygamber efendimiz, teravihi, 8, 12 ve 20 rekât olarak da kılmıştır. İbni Abbas hazretleri bildiriyor ki: Resulullah, yatsıdan sonra, vitirden önce, yirmi rekât namaz kıldıktan sonra, "Ramazanda 20 rekât teravih namazı kılanın, yirmi bin günahı affolur" buyurdu. (İbni Ebi Şeybe)

Teravihin yirmi rekât olduğuna inanmayanın bid’at ehli olduğu Nur-ül-izah şerhinde de yazılıdır.

İmam-ı a´zam hazretleri, "Teravih namazı müekked sünnettir. Hazret-i Ömer, teravihin yirmi rekât olarak cemaatle kılınmasını kendiliğinden ortaya çıkarmadı. O, elindeki sağlam esasa, yani Resulullah´ın sünnetine dayanarak emretti" buyuruyor. (El-İhtiyar)

Resulullah teravihi hiç kılmasa bile, Hulefa-i raşidinin yani dört halifenin kılması, sünnet olması için kâfidir. Hadis-i şerifte, "Sünnetime ve Hulefa-i raşidin´in sünnetine sımsıkı sarılın" buyuruldu. (Buhari)

Teravihin cemaatle kılınması, sünnet-i kifâyedir. Yani bir mahallede cemaatle kılınınca, diğerleri evde kılsa da, sünnet ifa edilmiş olur. (Nimet-i İslam)

Erkeklerin camide cemaatle namaz kılmalarının, evde kıldıkları namazdan 27 derece daha fazla sevab olduğu, kadınların ise, evde namaz kılmalarının, camide namaz kılmalarından daha çok sevab olduğu hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Kadınlar, cemaatle namaz kılmak için camiye gidemez.

Kadınların beş vakit namaz için veya cuma, teravih ve bayram namazları için, camiye gitmeleri caiz değildir. (Redd-ül-muhtar)

Teravih namazı iki veya dört rekâtta bir selam vererek kılınır, fakat iki rekâtta bir selam vermek daha iyidir. Teravih namazını on rekâtta bir selam vererek iki selamla bitirmek mekruhtur. Şafii´deyse hiç sahih olmaz. Teravih, vitirden önce kılınır. Vitirden sonra da kılmak caizdir.

Tadil-i erkân, Hanefi´de vacib, Şafii´de ise farzdır. Bunun için ta´dil-i erkâna riayet etmeli, teravihi hızlı kılmamalı.

Teravih namazının günlere göre ayrı ayrı faziletleri vardır

İmam-ı Gazali Hazretleri teravih namazının fazileti hakkında şöyle buyurmuştur;

Hz. Ali´den (radıyallahu teâlâ anh) rivayet edilmiştir ki:

1. gece teravih namazını kılanın: Bütün günahları bağışlanır.

2. gece teravih namazını kılanın: Kendisinin ve eğer mü’min iseler ana ve babasının günahları bağışlanır.

3. gece teravih namazını kılana: Melekler müjde vererek derler ki: "Ey falan kişi! Sana müjde olsun ki, Allah (celle celaluhu) senin amelini kabul edip umduğuna nail eyledi."

4. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Tevrat, İncil, Zebur ve Kur´ân´ı okumuş kadar sevap ihsan eder.

5. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Mescid-i Haram’da namaz kılanın sevabı kadar sevap ihsan eder.

6. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Beyt-i Mamur’u tavaf edenin sevabı kadar sevap ihsan eder.

7. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Musa´nın (aleyhisselam) yanında firavun ve haman ile mücadele etmiş sevabı ihsan eder.

8. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Bedir savaşında Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) ile beraber olmuş gibi sevap ihsan eder.

9. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Davud (aleyhisselam) ile beraber ibadet etmiş sevabı verir.

10. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) dünya ve ahiret selameti verilir.

11. gece teravih namazını kılana: Kabul edilmiş umre sevabı verilir.

12. gece teravih namazını kılan: Sıratı yıldırım gibi geçer.

13. gece teravih namazını kılana: Beytullah´ı imar etmiş gibi ecir verilir.

14. gece teravih namazını kılana: Allah (celle celaluhu) Kadir gecesini sabaha kadar ihya etmiş gibi sevap verir.

15. gece teravih namazını kılanın: Allah (celle celaluhu) hacetini ve duasını kabul eder. Ahirette yüksek dereceler ihsan eder.

16. gece teravih namazını kılan: Kıyamet gününde kabrinden kalkarken "Lailahe illallah" diyerek kalkar.

17. gece teravih namazını kılan: Dünyadan çıkmadan Cennet-i Ala´daki makamını görür.

18. gece teravih namazını kılana: Şehitlere ve gazilere verilen ecir gibi ecir verilir.

19. gece teravih namazını kılanın: Allah (celle celaluhu) dünya ve ahirette yardımcısı olur.

20. gece teravih namazını kılan: Rasulullah Efendimiz´i (aleyhissalatu vesselam) rüyasında görmeden dünyadan çıkmaz.

21. gece teravih namazını kılana: Yerde ve gökte ne kadar melek varsa hepsi onun için istiğfar eder. Ve Allah (celle celaluhu) o kuldan razı olmadıkça dünyadan ahirete göçmez.

22. gece teravih namazını kılan: Ümmet-i Muhammed´in yetimlerini ve dullarını doyurmuş gibi sevap alır.

23. gece teravih namazını kılan: Ümmet-i Muhammed´in esirlerini azad etmiş gibi sevap alır.

24. gece teravih namazını kılan: Beraatını sağ elinden alır.

25. gece teravih namazını kılana: Ölüm meleği en güzel surette gelir, onu cennet nimetleriyle müjdeler.

26. gece teravih namazını kılanı: Allah´ın emriyle melekler şeytanın şerrinden korurlar.

27. gece teravih namazını kılana: Allah´ın emriyle cehennemin kapıları kapanır.

28. gece teravih namazını kılana: Allah´ın emriyle cennetin kapıları açılır, hangi kapıdan isterse o kapıdan girer.

29. gece teravih namazını kılana: Hazret-i Eyyüb´ün (aleyhisselam) sabır sevabı ihsan edilir ve bütün günahları bağışlanır.

30. gece teravih namazını kılana: Allah´ın emriyle arşın altından bir münadi şöyle seslenir: "Gece teravih namazını kılan kullar cehennemden azad olmuş kullardır. Korktukları cehennemden kurtulup umdukları ve Allah´ın Cemâl´ine nail olanlardır". Allah (celle celaluhu) buyurdu ki: "İzzetim ve Celalim hakkı için bu kullarıma af ile muamele eyledim. Cehennem ateşini vücutlarına haram eyledim". Sonra Allah emreder ki; o kullara -erkek olsun, kadın olsun- cehennem azabından kurtulmak ve sıratı kolaylıkla geçmek için beraat yazılır.

Nis

İnternet,Akıllı Tahta ve Bulut Teknolojisi gibi teknolojik yenilik ve olanakların öğretim sürecinde etkin kullanımıyla ilgili çalıştay gerçekleştirildi.

Nis

Eleştiri oklarını kendimize yönelterek öğrenci ve velilerimizin fikirlerini, önerilerini dikkate alıp öğrenci ve veli memnuniyet anketleri düzenledik. Böylece anket sonuçlarını inceleyip kaliteli bir eğitim-öğretim konusunda neler yapmamız gerektiği hususunda gerekli çalışmalar ve uygulamalar tekrar gözden geçirilmiştir.

Nis

Daktilo, yazı yazmak için kullanılan ve her harfin bir tuş aracılığı ile kâğıda basılmasını sağlayan makinedir. Son dönemlerde antika durumuna düşen ve çalışan daktilo bulmanın zor olduğu bu dönemlerde bir daktiloya sahip olabilmek mükemmel bir histir.

Daktilo birtakım temel parçalardan oluşmaktadır. Klavye, üzerine kâğıt sarılan küçük bir silindir taşıyan hareketli bir şaryo, madeni çubuklar, bir mürekkep çeşidi ve daktilonun çalışmasına yardımcı olan diğer parçalar.

Daktiloyu kullanan kişi yazı yazarken herhangi bir tuşa basar ve bu tuşa bağlı olan madeni çubuk hareket ederek mürekkep şeridine çarpar ve daha sonra kâğıt üzerine basılır. Bir satır bittiği zaman daktilodan ufak bir çınlama sesi duyulur ve bu ses daktiloyu satır başına almanız gerektiğinin uyarısıdır.  Daktilolarda her harfin aynı koyulukta olması beklenemez. Çünkü her harfe uygulanan kuvvet farklı olduğu için renkler genelde birbirine uymaz. Fakat modern daktilolarda bu sorun görülmemektedir.

TARİHÇESİ

19.yüzyılın başlarında birçok kez daktilo denemesi yapılmış ve her seferinde başarısız sonuçlar elde edilmiştir. ABD’li Cristopehr L. Sholes 1968 yılında ilk daktiloyu yapmayı başarmıştır. Bu dönemde daktilonun en büyük özelliklerinden birisi, basılacak harfin metal çubukların ucunda yazıyor olmasıydı. 1972 yılında dünyaca ünlü bir firma olan Remington, daktilonun seri üretimini üzerine aldı ve ilk olarak 1874 yılında seri üretim şeklinde Remington adı verilen daktilo modelleri piyasaya sürüldü.

Daktilonun en büyük dezavantajları ise, sadece büyük harf yazıyor olması ve yazıyı yazan kişinin ne yazdığını görmüyor olmasıydı. Remington firması her geçen yıl daktilo modellerini geliştirmeye devam ediyordu ve 1878 yılında küçük harf yazabilen Remington 2 adında ki modeli piyasaya sürdü. 1890 yılında ise ne yazdığını görebildiğimiz daktilolar geliştirildi. Bu tarih ile beraber birden fazla firma daktilo üretimine başladı ve çeşitli daktilo modelleri çıkmaya başladı.

Elektrikli daktilo modellerinin ilk tasarımcısı ise Thomas A. Edison’dur. 1872yılında Edison, elektromanyetik mıknatıslar ile yazı yazabilen daktilo yapmayı başardı. Fakat yaptığı daktilonun boyutu ve hacmi oldukça fazla olduğu için bu buluşunu bir kenara koydu.

20.yüzyılın başlarında birden fazla elektrikle çalışabilen daktilo modelleri geliştirildi. Bu modeller arasında en ilginç olan modeller, ABD’li James F. Smakher’in daktilosu, 1930 yılında Woodstock typewriter ve 1932 yılında IBMfirmaları tarafından piyasaya sürülen daktilo modelleriydi.

Günümüzde ise daktilonun klavyeleri bilgisayar klavyeleri olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar teknolojisinde kullanılan klavyeler daktilolardan esinlenilmiştir.

Nis

Okula yakın camiler ziyaret edildi.Çeşitli uygulamalar yapıldı.Öğrencilere camilerde bulunan yapılar hakkında  bilgi verildi.Camilerin İslam Dünyası açısından ne kadar önemli olduğu vurgulandı.

CAMİLERİN ÖNEMİ

Cami Tarihtir ; Peygamber Efendimizin hicretten sonra Medine’de inşa ettiği cami, hem sosyal hayatın hem de dini hayatın merkezi olmuştur. Müslümanlar nereye gitmişlerse hayatlarını inşa için önce bir cami yaptırmışlardır. Cami mimari bir yapı olmanın çok ötesinde bir gelenek, bir hayat tarzı ve bir dünya algısıdır.

Cami Medeniyettir ; Medeniyet, hakikatin bir toplum üzerindeyansımasıdır. İslam toplumunun hakikat anlayışını cami temsil eder. Hayat, hakikat ve medeniyet, onun kubbesi altında birleşmiştir. Böylelikle cami kubbesi altında idrak edilen hakikat, gök kubbe altında medeniyete dönüşmektedir.

Cami bir yanıyla zaman ve coğrafyaların özelliklerini sanat diliyle anlatırken öte yandan ilahi kaynaktan beslenen bir estetiği hem yeniden inşa etmekte hem de nesilden nesile taşıyıp ebedileştirmektedir. 

Cami İbadettir ; Müslüman, ancak Rabbinin huzuruna durduğunda iç dünyasında derinlik yaşar. Bu huzur sanki mihrabta tecessüm etmiştir. Namaz kılan mihraba ne kadar yakın olursa o kadar çok sevap kazanmıştır. Müslüman camiye adım attığı andan itibaren ibadettedir. Çünkü cami, diğer tüm çağrışım ve işlevlerinin dışında her şeyden önce bir ibadet mekânıdır. Camiye abdestli girmenin anlamı bu noktada ortaya çıkar. Burada inşirahların en büyüğü yaşanır, gönül huzur bulur. Buraya bir daha çıkılmayacakmış gibi girilir.

Cami Eşitliktir ; Müslüman, camiye girdiğinde dünyaya ait tüm ünvanlarını arkasında bırakmıştır. Onun kul olmadan öte hiçbir meziyeti kalmamıştır.Tüm farklılıklarına rağmen bütün insanların eşit olduğunu anlamıştır.

Cami Birliktir ; Camide omuz omuza saf duran inananlar, hayatın yüklerini, sevinç ve kederlerini birlikte taşımayı öğrenirler.

Cami Sohbettir ; Caminin kapısı herkese açıktır. Bunun gibi Müslüman da gönlünü herkese açmıştır, camiye girdiği an hem Rabbinin huzurundadır,hem de herkesle irtibat kurmuştur. Bu ikili irtibat, kendiliğinden bir muhabbet ve sohbet ortamı doğurmaktadır. Bu sohbette boş söz olmaz. Bu sohbette diller değil kalpler konuşur.

Cami İlimdir ; Müslüman camiye girdiğinde kalbini manevi ortama, zihni de ilime açmıştır. Caminin kürsüsünden söylenen her söz, müminin anlam dünyasını genişletmektedir. Cami ilmin kaynağıdır, hakikat camide söz olmuştur, Bu yüzden camiye edeb ile girilir. Bu yüzden cami edebin ve erdemin zirveye ulaştığı yerdir. Artık camiye bir kere giren kişi anlamıştır ki edebin olmadığı yerde ilim, hakikatin olmadığı yerde bilgi yoktur.

Cami Sevgidir ; Gerçek bilgi sevgi ile hasıl olur, çünkü sevmek yakınlaşmaktır. Mümin camiye sevgi ile girer. Bir araya geldiklerinde sevgileri kemale kavuşur. Cami, sığınanlara sevgi dağıtır, ibadet edenleri sevgiyle kucaklar, ağlayanlara sevgiyle bakar, gülenlerden sevgiyi esirgemez, kendisine sevgi ile gelenlere ise gerçek sevilmesi gerekenin kim olduğunu gösterir.

Cami Tevekküldür ; Sevgiyi ve bilgiyi öğreten cami, tevekkülü deöğretmiş olur mü’mine. Medeniyetin, ahlakın, bilginin kaynağının, sığınağın cami olduğunu öğretir, idrak ettirir. Böylelikle mümin daima caminin gölgesindedir. Onun vekili artık Rabbi’dir, O’na sığınmıştır, elinde olanların ve olmayanların O’ndan olduğunu kavramıştır. Nereye gitse caminin gölgesindedir. Orada ona korku ve hüzün yoktur.

Cami Arınmaktır ; Mümin camiye kalbini, gönlünü, zihnini vererek girmiştir. Camiye girerken bedenini ve ruhunu temizlemiştir. O huzura ancak arınmış olanlar girebilir. Mümini ise cami arındırır. Önce günahlarıdökülür camiye girenin, sonra gönlü ferahlar, ahlaki zaaflarından kurtulur ve nihayet mutmain olmuş bir benlikle, razı olmuş ve razı olunmuş olarak, camiden aldığı terbiye ile Rabbinin huzuruna çıkar

Cami Sığınmaktır ; Müslüman, hiçbir sığınağı kalmadığında, gönlünü yaslayacak bir yer aradığında caminin şefkat ellerinin açık olduğunu bilir.Cami, şefkatin bitmediği bir sığınma yeridir. Cami kendisine sığınmayanlara da nimetler bahşetmiştir, onlara lütufta bulunmuştur. Cami, sığınanlarayuva, sığınmayanlara umuttur .

Cami O’nsuz Olamamaktır ; Mümin nasıl hayatı boyunca caminin içindeyse, cami de müminin içindedir. Mümin yolunu onunla tayin eder. Anlamıştır ki onsuz olmuyor. Anlamıştır ki onun gerçek sahibi Allah’tır. Nihayet anlamıştır ki bütün bu yolculuğu bir tek hedef için, bütün çileleri bir tek gaye için, bütün bir ömrü, sevinci, sevgiyi, hikmeti, bilgiyi bir tek amaç için tecrübe etmiştir:

O’nsuz olamamak !

CAMİ´NİN TOPLUMSAL AÇIDAN ÖNEMİ 

Eğitimin toplum açısından önemi ve gücü büyüktür. Din eğitimi topluma din, dil, ahlak ve güzellik duygularını kazandırarak millete müşterek değer yargılarını geliştirir. 

Din toplum için  yararlı olan her şeyi emir ve tavsiye, zararlı olan şeyleri de yasak etmiştir. Din, insanın topluma faydalı olan işleri yapmasını istemiştir. Kişi alacağı din eğitimi ile içinde yaşadığı toplumun faydalı bir üyesi haline gelir. Camiler bu eğitimin vazgeçilmez en önemli bir parçasıdırlar. Hangi sebeple olursa olsu, müslümanların mescid ve camileri bir ihtiyacın neticesinde inşa ettikleri bir 
hakikattır. Bu konuyla ilgili olarak ihtiyaç ve gereksinimlerin nekticesinde cami yapımının hedefleri şöyle sıralanabilir:

 

  • Mü´minlerin kalblerine İslam inancını yerleştirmek.
  • İnananları bir gaye etrafında toplamak.
  • İslam toplumunda karşılıklı yardım ve insani duyguları yaymak, geliştirmek,
  • Müslümanlar arasında ahlaki güzellikleri muhafaza etmek.
  • En güzel tarzda ibadetin edasını sağlamak ve kolaylaştırmak.
  • İslam kültürünü artırmak.
  • Sosyal bütünleşmeyi sağlamak.
  • Eğitsel faaliyetlerde müslümanlara dini bilgiler vermek.

Nis

Denetim “Yapılan çalışmaları denetlemek ve değerlendirmek, daha verimli hale getirilmelerini sağlamak için ilgililere önerilerde bulunmak, kurumlardaki personele çalışmalarında ve yetişmelerinde rehberlik yoluyla yardımda bulunmak gibi geniş bir hizmet alanı olarak da tanımlamaktadır (Taymaz, 2002).

Birey ve toplumların gelişimi için eğitimin önemi tartışılmaz bir gerçektir. Bunun farkında olarak ülkeler eğitim sistemlerini geliştirmek için yüksek miktarda ödenek ayırırlar ve olumlu sonuçlarını almak isterler. Bu dönütü ise denetim mekanizması aracılığıyla alırlar. Eğitimde denetimin amacı, eğitim ve öğretimin amaçlarına uygun yöntemleri bulmak ve ürünün nitelik ve nicelikbakımından geliştirilmesini sağlamaktır (Atay,1996).Başıboş ve plansız bir şekilde verilen eğitim zaman ve emek kaybından öteye gidemez.Ekonomik, siyasal ve toplumsal işleve sahip olan okul kurumlarının da etkililiğini sağlamakta uygulanan denetimler eğitim sistemimizde kurum denetimi ve ders denetimi olarak yapılmaktadır (Taymaz, 2002).

Kurum denetimi genel anlamıyla “eğitim-öğretim veren kurumların tüm etkinliklerinin incelendiği denetim” olarak tanımlanabilir. Kurumdenetimi,eğitim örgütlerinin yönetimineilişkindir.Kurumlardaki denetim defterinin incelenmesiyle, geçmişteki durum konusunda veri sağlanarak anlık durum yerine daha uzun bir süreç içindeki görünümün gözetilmesi sağlanabilir (Başar, 1995). Kurum denetiminde bir eğitim örgütünün amaçlarını gerçekleştirmede insan ve madde kaynaklarının sağlanma, yararlanılma durumunun gözlenmesi, kontrol edilmesi ve belli kriterlere göre değerlendirilmesi yapılır (Taymaz, 2002).

Ders denetimi ise genel anlamıyla “öğretmenin işlediği ders esnasında yapılan denetim” olarak tanımlanabilir. Taymaz ’a göre ise ders denetimi, bir öğretim kurumunda, öğretici olarak görev alan öğretmenlerin öğretim ve eğitim etkinliklerindeki çalışmaların gözlenmesi, incelenmesi ve değerlendirilmesidir (Taymaz, 2002). Ders denetimleri kontrol amaçlı veya rehberlik amaçlı yapılabilir. Rehberlik amacıyla yapılan ders denetimi öğretmenlerin olası eksikliklerini önlemeye ve eğitim sürecini geliştirmeye çalışmakta, kontrol amaçlı yapılan ders denetimi ise eksiklerin tespiti ve giderilmesi için yapılmaktadır.

Belli seviyede genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon bilgisine sahip olan ve yükseköğrenim gören adaylar Milli Eğitim Bakanlığınca tespit olunan şartlara göre öğretmen olarak atanırlar. Öğretmenler üniversitede gördükleri teorik ağırlıklı eğitimin uygulamasını sınıflarında daha çok deneme yanılma yoluyla yapmakta, bu konuda yeterli hizmet içi eğitim alamamaktadır (Budak ve Demirel, 2003). Öğretim becerilerini kendi deneyimleriyle ve gayretleriyle geliştirmeye çalışmakta; meslektaşlarından, okul müdürlerinden veya okullarına yılda birkaç kez gelen müfettişten yardım almaktadır. Denetimin mesleki rehberlik sağlaması bu bakımdan öğretmenlere yardımcı olmaktadır.

Denetimin rehberlik işlevinin bir yönü de değişime ayak uydurmayı sağlamasıdır. Toplumların dolayısıyla toplumların gereksinimlerinin çok hızlı bir şekilde değişmesi eğitim sistemlerinin de dinamik bir yapıda olmasını gerektirmektedir. Aydın (2014), “okullarda öğrenilen bilgi ve kazanılan beceriler hızlı değişmeler karşısında güncelliklerini koruyamamakta ve çok çabuk eskimektedir. Bu olgu her meslek dalında olduğu gibi, öğretmenlikte de sürekli bir kendini yenilemeyizorunlu kılmaktadır. Böyle bir toplumsal olgu ile karşı karşıya kalan öğretmenlerin kendi başlarına bırakılmamaları gerekir” ifadesinde denetimin bu yönünü vurgulamıştır (Aydın, 2014).

Türkiye’de kurum denetimleri maarif müfettişlerince yapılmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ile Maarif Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği’ne göre 3 yıllık çalışma programı ve yıllık faaliyet planı hazırlanır. Başkanın teklifi, müsteşarınuygun görüşüve bakan onayı ile uygulamaya konulan bu plan her yıl değerlendirilir. Değerlendirme sonuçlarına göre plan yeniden gözden geçirilir.

Ders denetimleri ise ülkemizde maarif müfettişleri ve okul müdürleri tarafından yapılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı “İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Rehberlik ve Teftiş Yönergesi”nde müfettişlerin kurumlarda; “kurum teftişi” ile “seminer ve kurs teftişi” yapmakla görevli oldukları belirtilmiştir.Kurum    teftişi, öğretmen teftişi ve diğer personel teftişi olarak sınıflandırılmıştır. Fakat bu yönerge 26.08.2014 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.

24.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren“Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı İle Maarif Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği”nin 59. Maddesinde ise müfettiş ve müfettiş yardımcılarının görev ve yetkilerinde “652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 17’nci maddesinde belirtilen görevleri yapar” ifadesi geçmektedir. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili maddesinde ise maarif müfettişlerinin öğretmen teftişi görevinden söz edilmemiştir. Kurum denetimi yine müfettişler tarafından yapılmaya devam edecek ama müfettişler gerekliği gördüğü durumlar dışında düzenli olarak ders denetimi yapmayacaktır. Bu durum okul müdürlerinin eskiden berivar olan ders denetimi görevinin önemini daha da artırmıştır.

Ders denetimlerinde müdür etkinliğinin artmasının olumlu ve olumsuz yanları olabilir. Bunlar son zamanlarda gündeme gelen tartışma konularındandır. Müdürün denetim için özel bir eğitim almamış olması, öğretmenin aynı zamanda müdürün mesai arkadaşı olması vb. gibi durumlar müdür teftişinin olası olumsuz yanları olarak görülmektedir. Öğretmenlerin müdürler tarafından kolaylıkla ulaşılabilir olmasıyla daha sık ders denetimi yapılması olanağı vb. durumlar ise müdürlerin ders denetimlerinin olumlu yanları olarak tartışılmaktadır.

Müdürlerin ders denetim görevi 2508 sayılı Tebliğler Dergisinin 13. Maddesinde “Öğretmenlerin meslekleri ile ilgili alanlarda yetişmelerini teşvik eder ve bu konuda gerekli tedbirleri alır. Ders yılının çeşitli zamanlarında öğretmenlerin derslerinivediğerfaaliyetleriniyakındanizler.”şeklindebelirtilmiştir.

Nis

En temel oksijen kaynağımız olan ağaçların yararları saymakla bitmez. Dünyada hiçbir insanoğlu oksijen olmadan yaşayamayacağı için ve oksijen üretimi için de doğaya ve ağaçlara ihtiyacımız sonsuzdur şüphesiz.

 

Ağaçların yararları nedir?

Ağaçların oksijen üretimine olan yararlarını ve faydalarını idrak etmek için şöyleki bir örnek vermek mantıklı olacaktır. Yaklaşık 20 metre uzunluğunda ve tepeden çapı  13 metre kadar bir çapı olan bir ağaç ortalama olarak bir yıl süresince 2 insanoğlunun yaşayabileceği oksijen üretir. 1 insan saatte ortalama olarak 53 lt, 1 yıl süresince da ortalama 464280 litre oksijen tüketir. Dolayısıyla 1 ağaç ortalama olarak 1.000.000 litre oksijen üretebilmektedir. Bunun haricinde ağaçlar oksijeni üretebilmek için karbondioksit kullanmaktadır. Yine bir ağaç ortalama olarak bir arabanın yılda 40.000 km süresince salgıladığı karbondioksiti kullanmaktadır.

Ağaçlar yaşantımızın her safhasında gereksinim duyduğumuz meydana getirecek ve yakacak ham madde deposudur. Bunun yanı sıra bitkisel nitelikli tohum, çiçek, kozalak vb. ile mineral nitelikli çakıl, kum vb, ham madde kaynaklarının bir kısmı da ağaçlardan elde edilmektedir. Ağaçlar, bitkisel ve hayvanlar için organik bir su şebekesi gibidirler. Kar ve yağmur biçimindeki yağışı yaprakları, dalları, gövdesi ve kökleri ile tutarak, sellerin ve taşkınların oluşmasına yardım eder. Toprağın sularla ve rüzgarla taşınmasına aşınma denir. Erozyon ve rüzgarlar ile taşınan kum, taş, toprak, moloz benzer biçimde meteryallerle ziraat topraklarının örtülmesine ve dolayısıyla verimsizleşmeye niçin olur. Ağaçlar erozyonu önler, rüzgarın hızını azaltır, toprağı kökleri ile tutarak yağışların ve akarsuların toprağı taşınmasını önler. Ağaçlar, yaban yaşamı ve av kaynaklarını korur. Nesli tükenmekte olan hayvanların üretimi korunmasını ve barınmasında koruma alanları oluşturur.bu sahalar milyonlarca canlının yuvasıdır.

Ağaçların dünyamıza faydaları :

  • Yaklaşık 60 metre genişliğindeki bir ormanlık alan, çevresinden geçen yollardan açığa çıkmakta olan gürültüyü 25-30 desibel kadar absorbe etmektedir. Arazinin çıplak olmaması ve ağaç gövdelerinin ses absorbsiyon katsayıları yardımıyla bu gerçekleşebilmektedir.
  • Bir orman içinde yer edinen ağaçlar onlarca kuş türü için yuva anlama gelir. Bu sebeple habitatın gelişmesi ve ağaç türlerinin artması çevresel olarak hayvan türlerine de tesir ederek artmasını elde edecektir.
  • Etrafa saçılan tozların bir süre sonra görünmeyerek yok olmasını da gene ormanlara borçluyuz. Ormanlar her yıl ortalama 25-55 ton kadar tozu bünyelerinde tutarak çevrenin kirlenmesini engellemektedir.
  • Tüm dünya genelinde oluşan ve büyük şehirler ile gelişen ülkelerin en büyük derdi olan hava kirliliğinin de ortalama %60ı ormanlar tarafınca temizlenmektedir. Eğer bu temizlenme gerçekleşmeseydi Dünya’da yaşamak oldukça zor olabilirdi.
  • Yağmurlar yağdıktan sonrasında sulu hale gelen toprak akmaya ve hareket etmeye eğilimli olur, ağaçlar ve dolayısıyla ormanlar yardımıyla bu su topraktan , ağaç gövdelerine çekilerek bu verimli toprağın yer değiştirmesi ve yok olması önlenmiş olur.

Nis

Okulda oyun alanları oluşturuldu ve varolanlar gözden geçirilerek eksiklikler tamamlandı.

Oyun, genel tanımıyla belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişimin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak ifade edilmektedir (Dönmez, 1992). Oyun sağlıklı, sosyal, fiziksel ve zihinsel olarak çocuğun gelişimi için başlıca bileşen ve çocuğun yaparken öğrendiği, sosyal ve fiziksel çevreyle uzlaştığı bir işlemdir (Uluğ, 2007). Çocuğun dünyaya uyum sağlamasında önemli bir araçtır Korkmaz, 2009). Çocuk oyun oynadıkça duyguları keskinleşir, yetenekleri serpilir, becerileri artar. Çünkü oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Duyduklarını, gördüklerini sınayıp, denediği, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney odasıdır. Oyun, çocuğun özgürlüğüdür (Yörükoğlu, 2002).

Oyun oynamak çocuklar için, sosyal, fiziksel ve kavramsal gelişim konusunda en iyi eğitim programıdır. Malzemeleri kullanarak, diğer çocuklarla iletişime geçerek çevrelerini kontrol etmeyi, rekabet ve eğlence duygusunu öğrenmektedirler. Oyun oynamak zamanda çocukların dünya ile ilgili temel bilgileri edinmelerinin bir yoludur. Bu bilgiler daha sonra öğrenecekleri dil, sanat, sosyal bilimler, matematik ve fen ile ilgili tüm bilimlerin yolunu açmaktadır (Korkmaz, 2009). Çocuk arkadaşlarıyla oyun oynarken paylaşma, yardımlaşma, çevre ile olumlu ilişkiler kurma, başkalarının haklarına saygı gösterme ve sorumluluk alma gibi temel kuralları öğrenmektedir. Çocuğun atlama, koşma, sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel güç gerektiren oynaması, dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım gibi sistemlerin düzenli çalışmasını İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt. 10, Sayı. 2 100 sağlamasının yanı sıra oksijen alımı, kan dolaşımı ve dokulara besin taşımasını da artırmaktadır. Ayrıca çocuk gerçek yaşamda kendisini rahatsız eden durumları ve diğer insanlarla paylaşamadığı duygularını, sembolik olarak oyuna yansıtabilmekte ve oyun yoluyla ifade edebilmektedir (Arnas, 2007).

Oyun türleri genel olarak taklit oyunları, yaratıcı oyunlar, macera oyunları, açık hava oyunları, yıkıcı-yapıcı oyunlar, hayali oyunlar olmak üzere altı temel yapıya ayrılmaktadır (Pehlivan 2005). Bu oyun türleri arasından özellikle yaratıcı oyunlar, macera oyunları açık hava oyunları, oyun alanlarında oynanmaktadır. Bu çalışmada, günümüzde giderek artan çocuk oyun alanlarının tanımı yapılmış, çeşitlerinden bahsedilmiştir. Oyun alanlarının çocuk gelişimi açısından önemleri vurgulanmıştır. Daha sonra oyun alanları tasarlanırken nelere dikkat edilmesi gerektiği ve oyun alanlarında yer alabilecek oyun araçlarından bahsedilmiştir. OYUN ALANLARI Oyun alanları çok yoğun olarak kullanılan ve çocukların (1-14 yaş arası) aktif rekreasyon ihtiyaçlarını karşılayan açık alanlardır. Psikolojik olarak değerlendirildiğinde oyun alanı çocuğun dışında, ancak dış dünyaya ait değildir. İç ve dış gerçeğin dışında üçüncü bir alandır (Pehlivan, 2005). Oyun hakkı ve oyun alanları hakkını da kapsamak üzere çocuk haklarıyla ilgilenen- UNICEF ve IPA (International Play Association) olmak üzere iki uluslararası kuruluş vardır. 1959 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yasası ile bağlantılı olarak bir Çocuk Hakları Bildirgesi yayınlanmıştır. Bu Bildirgenin. 7.maddesi "Çocuğa eğitimde olduğu gibi, oyun oynamada da tam fırsat tanınmalıdır; toplum ve kamusal otorite bu hakkı yerine getirmeye çalışmalıdır." şeklindedir. 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 31.maddesinde çocukların boş zaman geçirmeye, dinlenmeye, yaşlarına uygun olarak oyun oynamaya ve kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmaya hakları olduğu vurgulanmaktadır.

IPA tarafından düzenlenen toplantılarda çocuğun boş zamanı, oyun ve oyun olanakları konusunda kararlar alınır. Bu kararlar doğrultusunda, konut bölgelerinde yeterli oyun ve rekreasyon olanakları sağlamak için her ülkede yasal önlemler alınmalıdır; oyun ve çocuk gelişimi konuları mimarların, plancıların, peyzaj mimarlarının, eğitimcilerin, hastane personelinin kısacası meslek yaşamlarında çocukla temas eden her mesleğin eğitimine dahil edilmelidir (Akt. Tekkaya, 2001); hükümetler ve yerel yönetimler eğitimine, yollar ve parklar inşa etmeye olduğu kadar çocuğun okul dışı yaşamının koşullarını hazırlamaya da ciddiyetle eğilmelidir (Akt. Tekkaya, 2001) maddeleri bunlardan bazılarıdır. 1977 yılında Dünya Çocuk Yılı nedeniyle açıklanan Çocuk Oyun Hakları Malta Deklarasyonunda, oyunun-beslenme, sağlık, barınma ve eğitimin yanı sıra-her çocuğun gelişim potansiyeli için yaşamsal önemi olduğu vurgulanmıştır (Tekkaya, 2001; Yılmaz ve Bulut, 2003). 

Nis

OKUL MÜDÜRÜ METİN YARIŞ TARAFINDAN EĞİTİMİN NİTELİĞİNİN ARTMASINA YÖNELİK OLARAK DERS DENETİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ.